Bir anne ya da babanın çocuğuna verebileceği en büyük hediyelerden birisi okuma sevgisi kazandırmaktır.  Eğitim öğretimin temeli okuma ile atılır. Hiçbir şey iyi okuyucu için bir kitap kadar keyif vermez, heyecanlandırmaz, teşvik etmez, eğitmez, kendi dünyasını büyütmez veya eğlendirmez. Çocuğunuzun bu güzelliklerin farkına varması ailede başlar okulda gelişir. Çeşitli gerekçelerle okuma geri planda kalmamalıdır. 'okuma', matematik, Türkçe, fen bilimleri... ve diğer branş dersleri gibi üzerinde özenle durulması gereken bir süreçtir. Çünkü hepsi doğru orantılıdır. Okuma ve anlama diğer derslerin temelini oluşturur. Günümüz sınavlarında yapılan yanlışların çoğu okuma hatalarından, eksiklerinden, yanlışlarından kaynaklanmaktadır. Özellikle ilkokul dönemlerinde hepimiz tane tane oku, yavaş yavaş oku cümlelerini duymuşuzdur. Peki bu ne kadar doğru? Bu ilk okumayı öğrenme yani sesli okuma dönemi için geçerlidir çünkü nefes, noktalama, vurgu vs girer devreye. Okuma kavrandıktan sonra göz ve beyinle okuma evresine geçilmelidir ki bu hızlı okuma ve anlama tekniğidir. Tane tane okumak anlama oranını düşürür. Beynimizin algılama kapasitesi yüksek, sınırsız. Yavaş okumak bu algılama kapasitesinin altında kaldığı için beyin dış etkenlere (hayal kurma, sıkılma vs) daha açık hale geliyor. Dikkatimiz dağılıyor dolayısıyla da metindeki anlamdan uzaklaşıyoruz.  

 

Hızlı okuma ve anlama bir metni sesli, noktasız, vurgusuz hızlıca okumak değildir. Gözler okurken sözcüklerin fotoğrafını çeker beyne gönderir. İç seslendirme bile yapılmaz. Hızlı okuduğumuzda ise tüm algımız dikkatimiz metinde yoğunlaşır. Anlama oranı otomatik olarak artar.